Biz kadınlar ne çok şeye kafayı takarız değil mi? Kafaya taktığımız konuların başında da saçımızın nasıl göründüğü, tartıda kilomuzun ne kadar çıktığı, dış görünüşümüzün nasıl olduğu ve kıyafetlerimiz gelir... Tabii konu kilo ve dış görünüş konusuna geldiğinde hemen her kadının kendiyle ilgili söyleyeceği bir şeyler mutlaka vardır; "Ay çok kilo aldım, 2 kilo vermem lazım.", "Sanki göbeğim çıktı biraz, akşamları yemeği kesem mi acaba?", "Selülitlerim olmaya başladı bu yıl, herhalde fazla kola içmekten."... Gibi bir sürü cümleler kurulup durur kadınlar arasında.

Şuan neden bunlardan bahsediyorum biliyor musunuz? Çünkü kendimde binlerce kusur bulan ben deniz, hafta sonu izlediğim defileden sonra , kendimi daha çok sevmeye başladım :)

Tamam tamam konuyu en başından alıyorum. Hepinizin bildiği üzere 25-28 Ağustos tarihleri arasında yer, gök İstanbul Fashion Week ile çalkalandı. Çok önemli markalar, mankenler, defileler falan derken çok yoğun günler ve beraberinde getirdiği haberler gündemimizi epey meşgul etti. İş yoğunluğum nedeniyle bu moda furyasının sadece son gününe yetişebildim. Yani sadece Cumartesi günü İstanbul Moda Akademisi'nin defilesini izlemek üzere İTÜ Taşkışla kampüsüne gidebildim. Amacım Trendsetter Dergisi için İMA'dan yeni mezun olan moda tasarımcılarının kıyafetlerini incelemek ve onlarla röportaj yapmaktı. Defile başladığında birbirinden güzel kıyafetler ardı ardına podyuma çıktı. Kıyafetleri sunan mankenlerin çoğunu tanımıyordum. Yanılmıyorsam yaklaşık 20 manken falan bu defiledeki kıyafetleri sundu ve yine yanılmıyorsam hepsi Türk mankenlerdi. Kıyafetler iyi, hoş, güzeldi de defiledeki çoğu mankende selülit vardı. Çok ciddiyim... Yani toplasanız 5 mankende selülit yoktu ve selüliti olmayan mankenlerin başında Sema Şimşek geliyordu.
Daha önce röportaj gereği Sema Şimşek ile bir kaç kere bir araya geldik, öncelikle çok kişilikli, bu hayatta ne istediğini bilen, çok sakin ve kararlı bir yapısı var. Harika bir anne olmasının yanı sıra kendini ifade etme şekli de harika. Fakat onu daha önce hiç podyumda izlememiştim. Doğum yapmış olmasına rağmen vücudunda hiç bir bozukluk olmayan Sema Şimşek'i podyumda da izledikten sonra gözümdeki değeri daha da arttı.

Diğer selülitli mankenleri izlerken de beynimde iki farklı düşünce birbiriyle kavga etmeye başladı. Bir tarafım, "Yaaa mankende selülit olur mu hiç?! O kadar spor yapıyorlar, özel mesajlar yaptırıyorlar, kremlerler kullanıyorlar, neredeyse aç yaşıyorlar. Bunların yanı sıra kendilerini yap boz tahtasına çevirip estetik yaptırıyorlar. Tüm bunlara rağmen nasıl oluyor da selülitleri olabiliyor? Ya da selüliti olan bir mankeni nasıl oluyor da podyuma çıkarıyorlar" derken diğer tarafım "Neden olmasın, onlar da insan, azıcık kaçamak yapma hakları da mı yok!" diyor. Hala işin içinden çıkabilmiş değilim açıkçası... Bu iki zıt düşünce beynimde çarpışıp duruyor!