Çocuk yaşta bir süt reklamıyla tanıdığımız Melike Öcalan bugünlerde ne yapıyor diye merak ettik görüştük öğrendik...
Söyleşi Müge Serçek
Vanilla Dergisi
www.vanilla.com.tr
Bir reklam filminde süt döken sarı saçlı bembeyaz tenli tatlı bir kız herkesin dikkatini çekti. Sizler de bahsettiğim kişinin Melike Öcalan olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Bu mesleğe ilk adım attığı günden bu yana nasıl bir yol izlediğini hayatın ona neler getirdiğini ve neler götürdüğünü konuştuk.
Üç yaşından beri bu sektörün içindesiniz, başlangıç evresi nasıl oldu anlatır mısınız?
Babam dönemin önemli organizatörlerinden biriydi ve o bu işlere bulaşmamı hiç istemiyordu. Ben o sırada Yurdaer Doğulu Sanat Merkezi'nde bale eğitimi alıyordum. Bir gün, okulumuza bir yağ firmasından reklam filminde oynatmak için çocuk seçmeye geldiler. Ve bir şekilde o reklam filmi için beni seçtiler. O sırada annem de okuldaydı. Eve gittikten sonra babamın haberi oldu. Babam önceleri istemedi, çünkü Melike bu sektöre girerse çok başarılı olur ve bir daha da çıkmaz diyordu. Neyse bir şekilde babam ikna oldu ve o reklam filmini çektik.
Bu bildiğimiz sütçü kız reklamı değil mi?
Hayır başka bir margarin markasının reklam filmiydi.
Masa başında kahvaltı yapan mutlu bir ailenin kızı rolündeydim. Ekmeğimize yağ sürüp mutlu bir şekilde yiyorduk.
Daha sonra nasıl devam etti?
Bale eğitimim hep devam etti. Bir yandan da okul eğitimim devam etti. Rama reklamında oynayana kadar yaklaşık 20 tane reklam filminde oynamışımdır ve neredeyse çoğunu Sinan Çetin çekti.
En çok dikkat çeken Rama reklamlarında oynamanız nasıl gerçekleşti?
6 ay süren elemeler sonunda beni seçtiklerini öğrendim. Ödüller alan ve iki yıl süren reklam anlaşmasıydı.
O sırada kaç yaşındaydınız?
10 yaşındaydım.
Bu sırada çocuk Melike neler yapıyordu?
Çocukken çalışmadığım dönemlerde bile, çalışırdım ben.
Nasıl yani?
Sürekli iş hayatının içindeydim, sanırım bu biraz yaradılışla ilgili bir şey. Mesela lisedeyken annemden gizli Akmerkez’e gider anketörlük yapardım. Böyle bir şeye maddi açıdan ihtiyacım olmasa da içimdeki çalışma isteğini durduramıyordum.
Okul hayatınız nasıl geçti?
Ne çok başarılı ne de başarısız bir öğrenciydim. Bir derse birkaç saat çalışmam, iyi not almam için yeterliydi. Hem okuyup hem çalıştığım için okul arkadaşlarım ve öğretmenlerim beni çok idare ederlerdi. Setten gelip sınıfta uyuduğumu bilirim mesela… Ama benim iş olarak gideceğim yol da çok belliydi. Çocukken senaryo yazardım, apartmandaki büyük küçük herkese roller verirdim, davetiyeler hazırlardım, bahçede organizasyonlar düzenlerdim. Herkes de beni ciddiye alıp o organizasyonlara katılırdı. Çocukken oynadığım oyunlar bile böyleydi. İp atlamak, seksek oynamak nedense bana saçma geliyordu. Annemi komşuya gönderip, halıları silerdim! Çok iş ve kariyer merkezli bir yapım var. Daha sonra, üniversitede psikoloji bölümünü kazandım,gittim ama yarıda kesmek durumunda kaldım. Sonra tekrar şansımı denedim.Bu sefer tiyatro bölümünü kazandım, ama bir müddet sonra yine yarıda kesmek zorunda kaldım.
İş hayatı nasıl devam etti?
17 yaşımdayken Genç Tv’de çalışmaya başladım, ilk canlı yayınımı yaptım. Bugün sektörde sunuculuk yapan birçok kişi Genç Tv’de yetişmiştir. Orası hepimiz için bir okul olmuştur. Mesela ben sabah 7’den 9’a kadar gazete okuyup yorum yapıyordum. 9’dan 10’a kadar uzman konuğum vardı, 10’dan 12’ye kadar da sanatçı konuk ağırlıyordum. Ama şimdiki aklım olsa bunu yaparmıydım bilmiyorum, çünkü gerçekten o yaşta bunları yapmak bence çok büyük bir cesaret. Daha sonra klip, show, haber gibi bir çok program da sundum. Kendi hazırladığım programları sundum.
Oyunculuğa ne zaman başladınız?
Genç Tv’de çalışırken TRT’de “Erguvan Yılları” adlı dizide oyunculuk yapmaya başladım. Daha sonra Kadın Krallığı, Kelebek Çıkmazı, Üvey Baba gibi birçok dizide de oynadım. Şimdi düşünüyorum da biz 20’li yaşlarımızda ciddi ciddi işler yapmış ve çok uğraş vermişiz. Şimdiki gençler ise çok daha farklı galiba…
Bu piyasada uzun yıllar süren kalıcılığın nedeni samimiyetinizden kaynaklanıyor olabilir mi sizce?
Umarım öyledir. Benim en çok önemsediğim şeydir samimiyet. Başarı bir yere kadar, herkesin bir dönemi olur. Bazen çok para kazanırsın, bazen çok göz önünde olursun… Ama bu böyle devam etmez. Seni sen yapan şeyler çok önemli;" Başarı, para, tanınmışlık", bunlar bittikten sonra çırılçıplak kalıyorsan, her şey boş demektir… Bu yüzden ben bunlara çok dikkat ediyorum ve daha iyi bir insan nasıl olabilirim diye düşünüyorum. Elbette dört dörtlük değilimdir ama, yine de insanlara değer veriyorum, arkadaşlıklarım ailem benim için çok önemli.
Genç yaşta kendi programınızı hazırlayıp sunduğunuza göre şimdilerde yapımcılık yapmayı düşünüyor musunuz?
Evet, çok uzun zamandır yapımcılıkla ilgili alt yapı çalışmaları hazırlıyorum. Ama önemli olan sağlam adımlar atabilmek, bu yüzden biraz ağırdan alıyorum. Kariyerime çok iyi başladım ve çok iyi devam ettim ama, artık 30 yaşımda da sabah programı yapmam olmaz. Şu an kariyerimle ilgili ciddi kararlar vermek üzereyim. Bu yüzden şu anda bilinçli olarak televizyonda bir şey yapmıyorum. Çünkü vasat işler yapmak istemiyorum. Bugüne kadar istediğim işleri kafamda belirleyip o yönde adımlar attım. Yapımcılık için biraz daha bekliyorum, ama çok sıkı hazırlanıyorum. Yani şöyle söyleyebilirim bekleyen 20 proje var.
Şarkı Söylemek Lazım yarışmasına nasıl katıldınız?
Med Yapım’a başka bir dizi için görüşmeye gitmiştim. Ama bir anda nasıl olduysa o odadan sözleşmeyi imzalayarak çıktım. Ama gördüm ki o yarışmanın ruhuna pek uymadım. Mesela yayın sırasında bir kavga gerçekleşiyor, ama yayından sonra herkes dışarda gayet samimi bir şekilde konuşmaya devam ediyor. Ben ise dışardayken de konuşmuyordum. Herkes bana şaşkınlıkla bakıyordu…
Sesinizin güzelliği herkesi şaşırttı?
Bir oyuncuda olması gereken ses kadar sesim var, bu da bana yetiyor. Ama inanır mısınız yarışmadan sonra o kadar çok albüm yapma teklifi aldım ki, ben bile şaşırdım. Ancak albüm yapmayı hiç düşünmedim, Sertap Erener gibi sesim yoksa neden albüm yapayim ki!… Bu yarışmanın bana kattığı en iyi şey ise Haldun Dormen oldu.
Peki ya tiyatro, Haldun Dormen ile başladı değil mi?
Evet. Haldun Hoca sesimi dinledikten sonra “Seninle bir müzikal yapmamız gerekiyor” demişti. Tabii bu çok hoşuma gitti. Ben de hayatımın bir bölümünde bir müzikalde rol almayı çok istiyordum. Tiyatro çok büyük bir emek ve zaman gerektiriyor, ancak sonucu karşısında çok mutlu oluyorsunuz. Şu anda, bu işe Haldun Hoca ile başladığım için de çok mutluyum.
50 yaşına geldiğinizde nerede ve ne yapıyor olmak istersiniz?
En başta hala bu işi yapıyor olmayı çok istiyorum. Bunun için de şu an çok kafa yoruyorum ve çalışıyorum. Hayatın bana getirdiklerinden çok, bu getirilerden ne anladığım, nasıl dersler çıkardığım ve nasıl değerlendirdiğim önemli… Hayat benim için ya siyah ya beyazdır, gri hiç yoktur. Arkadaşlık ve aile kavramları benim için inanılmaz önemli...
Sinemada rol almayı hiç düşündünüz mü?
Sinema yapmayı elbette çok isterim, şu ana kadar sadece Kadın Krallığı diye bir filmde konuk oyunculuk yaptım. Ama dediğim gibi hayallerimin arasında sinema da var.
Peki anne olmayı istiyor musunuz?
Tabii ki istiyorum. Sadece anne olmak için anne olmam elbette. Çünkü çocuk sahibi olmadan önce ve sonra diye ayrılan çok keskin çizgi bu… Çocuğa ciddi bir şekilde odaklanmak gerekiyor. Bana eş ya da sevgili olacak kişinin çok iyi bir baba olacağını bilmem gerekir. Böyle birini bulursam hic beklemeden çocuk sahibi olmayı isterim.
http://www.vanilla.com.tr/RoportajDetay.aspx?RoportajId=12
0 yorum