Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) İletişim Fakültesi mezunlarından Müge Serçek ile okul ve meslek hayatı üzerine bir röportaj yaptık.
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 2004-2007 yılları arasında eğitim alan Müge Serçek şu anda Maya Medya bünyesindeki Parents dergisinde Yazı İşleri Müdürlüğü ve Ebebek dergisinde Yayın Koordinatörlüğü yapıyor. Serçek’le okul serüveninden gazetecilik mesleğinin zorlu koşullarına kadar keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle bölümden başlamak istiyorum. Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nü seçmeye nasıl karar verdiniz?
Ben zaten lisede de gazetecilik bölümünü okudum. Hem üniversiteye hem de liseye girişimin farklı hikâyesi var. Benim Anadolu Lisesi sınavlarına hazırlandığım dönemlerde abim Turizm Meslek Lisesi’nde okuyordu ve annem abimin okuduğu lisede okul aile birliğindeydi. O zamanlar bu turizm okulu özel bir liseydi. Çok rahat bir şekilde ben de orada okuyabilirdim. Ancak turizm okumayı hiç istemedim. Turizm okuyanlara saygım var ama insanın kendi karakterini bilmesi ve tanıması gerekiyor. Kendimi bildiğim kadarıyla turizmin bana göre olmadığını anladım. Anadolu Lisesi sınavlarına girdim ve Gazetecilik Lisesi’ni kazandım. Gazetecilik maceram ilk olarak böyle başladı. Daha sonra üniversite sınavlarına hazırlandığım yıl, hükümet yasa değişikliğine gitti ve meslek liselerindeki öğrenciler için dört yıllık üniversite hayal oldu. Durum böyle olunca ben de Trakya Üniversitesi’nde iki senelik Radyo Sinema ve Televizyon Bölümü’nü kazandım. Oradaki eğitimimden sonra dikey geçiş sınavlarına (DGS) girdim ve Kocaeli Üniversitesi’ni kazandım. Şu anda başka bir üniversitede yüksek lisans yapıyorum ama çok rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki; ne öğrendiysem Trakya ve Kocaeli Üniversite’lerinde öğrendim. Bunu yüksek lisans yaparken çok daha iyi anladım.
“İki kişilik kontenjan açılmıştı. Olmaz dedim ama oldu”
Kocaeli Üniversitesi’nde ikinci öğretim öğrencisiydin. Aslına bakarsanız burayı yazmayı hiç düşünmüyordum. O yıl da Kocaeli Üniversitesi, iki kişilik öğrenci kontenjanı açılmıştı. Olmaz diye düşünüyordum. Son gün tercihlerimi teslim etmeden önce Kocaeli Üniversitesini ekledim ve kazandım. Kocaeli İletişim Fakültesi çok özel bir okul. Bendeki yeri de çok farklıdır. Tüm hocalarımı ayrı ayrı severim. Hepsi öğrencilerle çok yakından ilgilenirler. Birçok hocam benim özelimi bilirdi, gidip omuzlarında ağlamışlığım bile var.
Bu bölüme başlarken gelecek kaygısı var mıydı?
Şu anda bir işte çalışmama rağmen hala gelecek kaygı var. Gelecek kaygısı bence Türkiye’de yaşayan herkeste var. Doktorların bile ‘acaba tayinim nereye çıkacak’ diye kaygısı var. Tabii öğrenciler de çok etkileniyor bunlardan. Aile baskısı da var tabii. Gerçi ben hiç aile baskısı yaşamadım. Çünkü benim ailem bana her zaman destek oldu, hep yanımdaydı. Ama kendi içinizde ister istemez bir baskı oluşturuyorsunuz. Yani ‘ben ne yapacağım, nerede çalışacağım, torpilim de yok’ diye düşünmeye başlıyorsunuz. Televizyonu açıyorsunuz konuşmayı bilmeyen adamları görüyorsunuz, gazeteyi açıyorsunuz özgün bir dili olmayan insanlar, köşe başlarını tutmuş. İşin içine girdikçe bunlarla teker teker yüzleşmeye başlıyorsunuz. Peki, ben ne yaptım? Kocaeli ile İstanbul’ un yakın olmasını değerlendirdim.
“Yerel basının bu kadar geliştiği başka bir şehir yok.”
Kocaeli’nde öncelikle yerel basın çok gelişmiş, illa İstanbul’a gitmeye de gerek yok. Yerel basının bu kadar geliştiği başka bir şehir yok. Okuldan sonra İstanbul’a gelip gidiyordum. Bu arada İstanbul’da yazmak istediğim gazetelere dergilere tek tek mail attım. Kimileri beğendi, kimileri beğenmedi ama ben işin ucunu bırakmadım ve sürekli yazılarımı yolladım. Sonra dördüncü sınıftayken Radikal Genç’te yazmaya başladım. On beş günde bir yayınlanan bir ekti. Şans kapılarını zorlayıp kendim açmaya çalıştım ve başardım. Gazetede ya da dergide yazımı gördüğümde çok heyecanlanıyordum. Evet, piyasada iş bulmak çok zor. Maalesef medyada zemin çok kaygandır. Sağlam basmak gerekir. Ben liseye girdiğimden beri her yaz çalıştım; hiç yorulmadım, şikâyet etmedim. Mesela TV8’de staj yaptığım dönemlerde gece 3’te işe gidiyordum. Daha sonra Cnn Türk, Tv8, Radyo 7, TRT ve Milliyet Sanat Dergisi’nde devam ettim. Aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinin ‘Pazar Eki’nde, Akşam gazetesinin hafta sonu ekleri, ‘Timeout İstanbul’ dergisinde, ‘Sinema Türk’ dergisinde, Radikal gazetesinin ‘Genç’ ekinde, ‘Tempo’ dergisinde ve ‘Eve Kadın’ dergisinde çeşitli röportajlarım ve haber çalışmalarım yayınlandı.
Sizin, üniversiteyi bitirdiğiniz dönemle günümüzü kıyasladığınızda arada iş imkanları konusunda ne gibi farklar var?
Aslında iş imkânları neredeyse aynı. Sadece medyadaki dengeler biraz değişti. Aydın Doğan egemenliği eskisi kadar hâkim değil artık. Bunun dışında çok büyük değişiklik yok.
Biliyorsunuz pek çok üniversitede olmayan ama üniversitemizde var olan bir haber portalımız mevcut (KOÜHA). Sizin de Kocaeli Üniversitesi Haber Ajansı’nda haberleriniz yer aldı. Bu size ne kattı?
İlk olarak inanç verdi, güç verdi. Orada çalışırken yapabileceğime inandım. Orada yaptığım işler benim için iyi birer referans oldu. Sonuçta üniversitede yazılarınızın çıkması çok kolay bir iş değil. İş hayatında diplomanın yanı sıra yetenekleriniz de çok önemli. Okuldan eve, evden okula giderek kendinizi geliştiremezsiniz. Aslında bunu masanın diğer tarafına geçince anlıyorsunuz. Şimdi çalıştığım yere gelen stajyerleri gözlemliyorum. Kimi stajyerler geliyor zaman öldüreyim derdinde, kimi stajyerler de bizimle sabahlara kadar çalışıyor. Kimse size oturup saatlerce iş öğretmez, siz kendi dişinizle tırnağınızla başaracaksınız.
Bölümdeki arkadaşlarımıza mesleğin içinden biri olarak gazetecilikle ilgili söylemek istediğiniz neler var?
Bazı şeylerin insanın içinde olması gerekiyor. Bu meslekte zorla güzellik olmaz. Arkadaşlarınız gazetecilik yapmaya kesin kararlı olmalılar. Çünkü medyada zaten tırnaklarınızla tırmanmanız gerekiyor. İstemeyerek olacak bir iş değil. Ben on yıldır bu sektörün içindeyim ve daha yeni yeni ismim duyuluyor. Çok kürek çekiyorsunuz, çok yoruluyorsunuz. Bu işi yapmak istiyorlarsa yaparlar. Çünkü sevgi ve gayret gerektiren bir meslek gazetecilik. Ben herkese çok çalışmalarını ve vakitlerini iyi değerlendirmelerini tavsiye ediyorum. Daha çok gençsiniz, gözlem yapıp geleceğinizi belirlemek durumundasınız. Mesela lisedeki ilk yıllarımda televizyonda çalışmak istiyordum. Sonra televizyonda çalışınca bu piyasanın hiç de bana uygun olmadığını gördüm. Bunu fark etmeseydim belki kariyerim adına yanlış adımlar atmış olurdum. Birçok staj deneyimi kazanarak, bu sektörde ne tarafa yöneleceğimi belirledim. Bu sebeple bütün İletişim Fakültesi öğrencilerine birçok yerde staj yapıp deneyim kazanmalarını tavsiye ederim. Böylece kendilerini daha iyi tanıyıp isteklerini belirleyebilsinler.
Bize zaman ayırarak, sektör deneyimlerini bizimle paylaşan Müge Hanım’a teşekkür ediyor ve tüm yaşamında başarılar diliyoruz.
Muhabir : Elif Canseven - Dilşad Hasret Haczeyni
0 yorum