Bundan bir yıl önce, on yıldan beri birlikte olduğum sevgilimle evlendik ve ilişkimize yeni bir boyut kazandırdık. Bu bir yıl içinde daha önce bilmediğim birçok yeni şey öğrendim, yaşadım, deneyimledim. En başta evlilik kurumunun nasıl bir şey olduğunu bizzat yaşayarak öğrendim. Herkesin dediği gibi sıkıcı bir kurum muymuş diye sorarsanız, cevabım “hayır” olacak. Aksine gayet eğlenceli bence, tabii şimdilik… İlerleyen yıllarda fikrim değişebilir elbette… Ama şimdilik her şey yolunda gidiyor.
Bu geçen bir yıl içinde, sevgilimi ne kadar çok sevdiğimi ve onunla evlenmekle ne kadar doğru bir seçim yaptığımı anladım. Zaman zaman kavga etsek de, küssek de, fikir ayrılığı yaşasak da tüm bunların evliliğin tuzu biberi olduğunu biliyorum. Zaten sürekli vıcık vıcık sevgi yumağı halinde yaşamak bana göre değil!
İlişkimizin gerçek ve şeffaf bir ilişki olduğunu çok iyi biliyorum… İkimiz de birbirimizin gerçek yüzünü biliyoruz ve mutlu bir aile portresi çizmek adına ne birbirimize, ne de başkalarına karşı sahte, yapay bir tablo çizmiyoruz. Neysek oyuz gerçekten. Mantığımız değil, aşkımız ön planda…
Neyse…
Evlenmeden önce, ev işlerinde ve yemek yapma konusunda daha önce çok fazla deneyimim olmadığından, bu bir sene zarfında tirajı komik bir çok olay yaşadım ve bunları birer birer not aldım. Tüm bu yaşadıklarımı “yeni evli ve acemi bir kadının notları” olarak değerlendirebilirsiniz. Ayrıca yazdıklarıma gülebilirsiniz ama lütfen daha sonra dalga geçmeyin.
İşte ilk yıla dair itiraflar
İtiraf 1: İlk üç ay çamaşır yumuşatıcısını, sıvı çamaşır deterjanı zannederek çamaşırları yıkadım. Sonuç: koskocaman bir hüsran… Temizlenmeyen çamaşırlar ve bolca küfür…
İtiraf 2: Evlendikten beş ay sonra biriyle birlikte uyumaya ancak alışabildim. Bir gün bunu eşime söylediğimdeyse “Heeeeee…. ilk aylar neden yatağın en ucunda yattığını şimdi anladım” dedi.
İtiraf 3: Bizim evde ütü ücretli kardeşim... Hiç kimse kusura bakmasın :) Ütü yapmak için eşimden parça başına belirli bir miktarda para alıyorum. Ütüden nefret ettiğim için bu işi eğlenceli hale getirmeye çalışıyorum ne yapayım yani…
İtiraf 4: Bir akşam bize gelen arkadaşımla birlikte mutfakta yemek yaparken, yemek kokusu gitsin diye aspiratörü çalıştırdım. Arkadaşım, aspiratörün sesinden rahatsız olduğu için derecesini düşürdü. Bense onun sayesinde, aylardan beri kullandığım aspiratörün derecesinin, nereden düşürüldüğünü öğrendim!
İtiraf 5: Evime çok önemli bir misafir gelecekti. O sabah erkenden kalktım, mutfağa girip, yiyecekleri hazırlamaya başladım. En son olarak böreği yapıp fırına attıktan sonra temizliğe başladım. Aradan bir saat geçmesine rağmen hala böreğin pişmediğini fark ettim. Misafirler geldi, gitti ama ortada börek falan yok, rezil olduğumla kaldım tabii... Fırın tam da bozulacak günü bulmuştu yani. Peki, gerçekte börek neden pişmemiş biliyor musunuz? Fırını, bulaşık makinesini, çamaşır makinesini ve elektrik süpürgesini aynı anda çalıştırdığım için sigortalar atmış! Tabii ben bunu epey bir geç fark ettim. Olan böreğe oldu ve rezil olduğumla kaldım maalesef.
İtiraf 6: 28 yıl boyunca yemek yapmayan ben, meğer bütün yemekleri yapmayı biliyormuşum! Tabii bu yazdıklarımı annem okumasa iyi olur. Senelerce yemek yaparken anneme yardım ettim, aman sakın yanlış anlamayın yardım dediğim; dolaptan domatesleri ya da salçayı çıkarmak veya makarna suyunu haşlansın diye ocağa koymaktı. Buna rağmen evlendikten sonra vahiy inmiş gibi bütün yemekleri takır takır yapmaya başladım. Beni asıl şaşırtansa annemin yemek yaparken söylediği püf noktalarının birer birer beynime kazınmış olmasıydı. Oysa annem yemek yapmakla ilgili bilgileri söylediği sırada, benim aklım beş karış havadaydı… Buna rağmen mutfakta tek başıma yemek yaparken annemin bütün söyledikleri teker teker beynimden geçiyordu.
İtiraf 7: Yayla çorbasına bayılırım, ancak hazır çorba yapmak istemediğim günlerden birinde yoğurt çorbası yapmaya karar verdim. Çorbanın içine ne bulduysam attım, salça da dahil! Çorbayı içerken, içimden çorbanın ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum ki, eşim “Canım, çorba güzel olmuş ama bir misafir geldiğinde bu çorbadan yapma bence” diyerek beni çökertti.
İtiraf 8: Yine günlerden bir gün eşime, “Ertesi gün misafir gelecek” dediğimde “Ne güzel… Uzun zamandır ev temizlenmiyordu, bu da bahanesi olur!” dedi. Tabii ben yine şok!
İtiraf 9: Eşim, öyle abartılacak şekilde romantik biri değildir. Yani hiçbir özel günümüzü unutmaz falan ama klasikleşmiş aşk sözcüklerinden nefret eder. Bunun yerine sevgisini, davranışlarıyla belli etmeyi sever. Buraya kadar her şey iyi, hoş, güzel de bir kadın olarak arada sırada da olsa güzel sözler duymaya ihtiyacı oluyor insanın. Eminim ki kadınlar bu noktada bana hak vereceklerdir. Sevgiliyken bu konuyla ilgili sık sık bunun tartışmasını yaşardık, ama evlendikten sonra bu konuyu bir mesele haline getirmeyi bıraktım. Neden biliyor musunuz? Çünkü eşim, geceleri uyurken, farkında olmadan elimi tutuyor. Bu da bana yetiyor.
İtiraf 10: Evime gelen misafirlere duyuru! Lütfen hiçbir odadaki dolabımı açmayın! Üzerinize bir şeyler düşerse, olacaklardan ben sorumlu değilim!
Şimdilik aktarabileceğim anekdotlarım bu kadar...
0 yorum