10 Ocak çalışan gazeteciler günü olması nedeniyle geçtiğimiz gün posta kutuma bir email düştü. Emailin konusunda “Gazetecilere stresi azaltan öneriler” yazıyordu. İş nedeniyle sık sık stresin dibine vurduğum hatta gece rüyalarıma röportaj deşifre ettiğim için büyük bir merakla basın bültenini okumaya başladım.
2009 yılında Amerika’da mesleklerle ilgili olarak yapılan araştırmada gazeteciliğin ‘en stresli’ mesleklerden biri olduğu ortaya çıkmış (Günaydın! Bunu anlamak için 2009’a kadar beklemenize gerek yoktu! Yıllardan beri gazeteciliğin stresle aynı anlama geldiğini bu sektördeki herkes bilir!) Gazetecilerin iş yaşamlarının stresle dolu olması, sağlıklarını ciddi olarak etkiliyormuş. (Sırf bu nedenden dolayı 212 basın iş kanunu mevcut, ancak medyada binlerce insan çalışmasına rağmen büyük medya holdingleri bile yüksek primlerden dolayı çok az kişiye 212 basın sigortası yapıyor. Bu kişiler genelde köşe yazarları ya da gazetenin ağır topları oluyor. Fakat herkes aynı stresi ve yıpranmayı aynı anda yaşıyor!)
Peki, gazeteciler stresle başa çıkabilirler mi? İşte yazının bu kısmına geldiğimde gözlerimi dört açarak okumaya devam ettim. Hayatta stres yaratan durumları kontrol altına alınamıyorsa, stresle baş etme yöntemlerinin öğrenilmesi gerektiğini belirten Acıbadem Maslak Hastanesi Klinik Psikologlarından Esra Başöz yoğun stres altında çalışanlar için bir takım önerilerde bulunmuş.
Kural 1: Uzun süre aç kalmayın!
Stresle baş etmede doğru beslenmenin de önemli bir rolü bulunuyor. Uzun süre aç kalan kişilerde, aç kalmaya bağlı olarak “hipoglisemi” denilen durum oluşuyor. Genel olarak kan şekerinin aşırı düşmesi olarak tanımlanabilen hipoglisemi, kişiyi strese yatkın bir hale getiriyor.
Değerlendirme: Aç kalmamaya çalışıyoruz ama bazen işler, yazılar, röportajlar, çekimler öyle bir üst üste geliyor ki yemek yemeye vaktimiz kalmıyor ya da masamızdan kalkamadan oturduğumuz yerde, çok kısa bir sürede bir şeyler tıkınıyoruz. Tıkınıyoruz diyorum çünkü yaptığımız şey yemek yemek değil!
Değerlendirme: Aç kalmamaya çalışıyoruz ama bazen işler, yazılar, röportajlar, çekimler öyle bir üst üste geliyor ki yemek yemeye vaktimiz kalmıyor ya da masamızdan kalkamadan oturduğumuz yerde, çok kısa bir sürede bir şeyler tıkınıyoruz. Tıkınıyoruz diyorum çünkü yaptığımız şey yemek yemek değil!
SONUÇ: Yani bu kuralı tam olarak uygulayabildiğimizi söyleyemeyeceğim.
Kural 2: İş yeri stresine karşı küçük önlemler alın
Bunlar, işleri planlayarak yapma, zamanı iyi kullanmaya çalışma, stres yaratan kararları ve işleri mümkünse erteleme, problem çözme becerilerini arttırma, duygusal paylaşımlarda bulunma ve gerekiyorsa psikolojik destek alma şeklinde olabilir.
Değerlendirme: Bu tavsiyelere uymak ne mümkün! Çünkü bizler zamanla yarışarak çalışıyoruz. Hayatımızda “DEADLINE” diye bir kelime var ve biz bu kelimeyi her gün defalarca kullanıyoruz. Sadece gazetecilik için değil, zamanla yarışarak iş yapan herkes bu stresi yaşıyordur. Bir de iş sadece biz de bitmiyor, çok mükemmel bir iş planı yapsak da bizden kaynaklanmayan nedenlerden ötürü birçok sorun çıkabiliyor.
Örneğin: Röportajın günü, saati değişebileceği gibi son dakikada iptal da edilebiliyor. Böylece işler üst üste biniyor. Bunun dışında fotoğrafçı geç geliyor ya da istediğiniz kareyi yakalayamıyor. PR ajanslarından bir hafta önce istediğiniz ürün görseli ya da ürünün fiyat bilgisi birçok kere hatırlatma yapmanıza rağmen bir türlü gelmek bilmezken diğer yandan yazı işleri müdürünüz sayfadaki eksiklerle ilgili size uyarılarda bulunuyor. Yani işleri ne kadar planlarsanız planlayın mutlaka bir aksaklık çıkıyor.
SONUÇ: Bu kural da çöpe gitti, sıradaki gelsin.
Kural 3: Yeterli uyku uyuyun ve spor yapın
Stresli işlerde çalışanlar yeterli uyku uyuduklarından da emin olmalılar; çünkü uykusuzluk da kişinin yaşadığı stres düzeyini arttıran önemli bir faktör.
Değerlendirme + SONUÇ: Gece yarılarına kadar çalıştıktan sonra birkaç saat uyuyup, gündemi takip etmek adına sabah yine erkenden masamızın başında olmamız gerekiyor. Bir de vaktimiz olacak da spor yapacağız öyle mi? Pehhhh gülerim ben bu kurala!
Kural 4: Strese yol açan besinlerden uzak durun
Vücutta yorgunluğu ve sinirsel duyarlılığı arttıran, stres tepkisini harekete geçiren ve strese dayanma gücünü azaltan besinlerin başında kahve geliyor. Aşırı düzeyde çay, kola, çikolata ve kakao tüketen kişiler için de aynı durum söz konusu.
Değerlendirme: Çok acı bir gerçek ama bu meslek çaysız, kahvesiz ve sigarasız çekilmez… Allah’tan ben sigara kullanmıyorum. Ama gün içinde sıkça çay ve kahve tükettiğimi söyleyebilirim.
SONUÇ: Bu kural da gitti!
Kural 5: Vücudunuzu vitaminsiz bırakmayın
Kaygı, depresyon, uykusuzluk ve kalp-damar hastalıklarına yol açan B1, B5, B6 ve B2 vitaminlerinin eksikliği, aynı zamanda strese karşı toleransı ve bunlarla baş etme becerisini düşürüyor.
Değerlendirme: En hoşuma giden madde bu oldu.
SONUÇ: Tabii buradaki en önemli şey, her gün vitamin almayı unutmamalıyız… :)
Yani sizin anlayacağınız bizim meslek bütün bu saydıklarım ve bunun gibi daha bir sürü zorluk barındırıyor içinde. Tıpkı diğer mesleklerde olduğu gibi… Bu işi yapmanın tek bir koşulu var; SEVMEK, SEVMEK, SEVMEK… Bu işi sevmeden, gönül vermeden yapamazsınız. Sevdiğinizde de gözünüz hiç bir şeyi görmez. Gazetecilik mikrobu bir kere size bulaştı mı kanınıza, bir daha asla kurtulamazsınız… :))
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'müz kutlu olsun :))
2 yorum