Bundan tam bir ay önce “Kafama göre diyet” yazımla diyete başladığımı cümle aleme duyurmuştum. İlk hafta diyetim muhteşem gitti. Yemeklerime hiç tuz atmadım, beyaz ekmek yemedim, çay ve kahveye attığım şeker miktarını azalttım. Sebze ve protein ağırlıklı beslendim, haftanın üç günü spor yaptım. Tüm bunlardan sonra sonuç beklediğimden de iyiydi: 1 haftada 2,5 kilo verdim.
Daha sonra klasik bir “Müge vakası” yaşadım. Yani moralimi bozacak, canımı sıkacak bir durumla karşılaştım ve hooopppp Müge diyeti bozup çikolataya saldırdı. Çünkü çikolata benim için endorfin, endorfinse mutluluk demektir! Gayet güzel diyet yaparken her sabah tartılan ben, çikolatayla girdiğim yakın münasebetler nedeniyle tartıya çıkmaz oldum.
Bitmedi…
İşlerin yoğunluğu nedeniyle iki hafta boyunca sadece iki kere spora gidebildim. Anlayacağınız onu de serdim, gitti…
Birkaç hafta böyle geçse de yine de çok yememeye özen gösterdim. Ancak itiraf etmek zorundayım ki, bu süre zarfına kalori bombardımanı yaşatan iki ayrı etkinliğe katıldım…
Suçluyum, üzgünüm ama arkadaşlarım ve ailemle yiyip içmek çok keyifliydi yahuu :)
Beklenen gün!
Geçtiğimiz günlerde sporda ölçüm yaptırma günümdü. Çok büyük endişe ve korkularla ölçüm yapan Arzu Hanım’ın yanına gittim. İki kilo verdiğimi görünce çok sevindim çünkü diyeti bozduktan sonra sadece 500 gramını geri almışım. Diğer ölçümlerimin sonucu da belli olunca sevinçten havalara uçtum resmen. Çünkü sonuç olarak 2 kilo vermiş olsam da bunun 900 gramı yağdan gitmiş. Toplamda da 40,5 cm incelmişim. Yani 40,5 cm büyük bir incelme oranı aslına bakarsanız, ama tek bir bölgeden değil. Göğüs, basen, kol, bacak, göbek, gövde… Hepsi dahil 40,5 cm yani. Spor salonu bu güzel sonucu, yıldızla ödüllendirdi. Yani adımı, verdiğim kiloyu ve inceldiğim oranı bir yıldıza yazıp duvara astılar.
Bu gazla hafta üç gün spora gitmeye daha çok özen gösterir oldum, yediklerime de dikkat ediyorum … Anlayacağınız iki ileri bir geri mehter takımı edasıyla yuvarlanıp gidiyorum işte… Amacım uzun vadede, spor yaparak ve sıkılaşarak zayıflamak.
Örnek alınacak kadın: Gül Gölge Saygı
Ebebek Dergisi için geçtiğimiz aylarda Gül Gölge Saygı ile röportaj yapmıştım. Gül Gölge’nin iki hamilelik sonrasında ne kadar kilo aldığını hepiniz biliyorsunuzdur. Ancak nasıl kısa bir sürede bu kadar güzel kilo verdiğini kendisinden dinleyince, resmen ona hayran oldum. Bu kadar azimli, kendinden emin, ne yaptığını bilen çok az kadınla karşılaşmışımdır doğrusu.
Öncelikle kendi merakımı gidermek için nasıl kilo verdiğini sorarak başladım röportaja. Gül Gölge, en önemli şeyin, zayıflamak için doğru zamanı beklenmek gerektiğini vurguladıktan sonra sözlerine şöyle devam etti, “İlk hamileliğimde 12 kilo, ikincisindeyse 15 kilo aldım. Asıl kiloyuysa emzirdiğim dönemlerde aldım. İkinci doğumumdan 17 ay sonra bütün kilolarımdan kurtuldum. Çünkü emzirme dönemini bittikten sonra metabolizmam normale döndü. Aynı zaman diliminde ciddi bir şekilde spor yapmaya başladım. Haftanın beş günü pilates, kardiyo ve açık havada yürüyüş yaptım. Bunun yanı sıra bir ay boyunca protein ağırlıklı rejim yaptım. Bol bol sebze ve yoğurt yedim. Ancak asla çikolatayı kesmedi, çünkü çikolataya karşı koyamam. Diyet yaparken kadınların ara sıra kendilerini şımartmasından yanayım. Çok katı diyetler yapmak insanı diyetten soğutabiliyor. Kuru kayısı, ceviz, dondurma, çikolata gibi arada ufak ödüller olmalı. Kiloyla çok fazla yüz göz olmamak lazım. Doğru zamanı beklemeli… Ben diyetisyene gitmedim ama kendi vücudumu tanıdığım için gitmedim, ama kendi vücudunu tanımayanların diyetisyen eşliğinde zayıflamalarını tavsiye ederim.”
Gül Gölge’nin tüm bu anlattıkları beni etkilemişti etkilemesine ama beni asıl hayretlere düşüren şu açıklamaları oldu: “Kilolu olmak ayıp olur hale geldi. Zayıf kadın güzeldir, güzel kadın zayıftır inancını yerleştirdiler. Bence birileri bundan rant sağlıyor. Tüm bunları çok komik buluyorum. Öncelikle herkesin kendini sevmesi ve olduğu gibi kabul etmesi gerekiyor. Kilolu olduğum dönemde beğenilmemek gibi bir kaygım hiç olmadı. Umurumda olsa bir buçuk sene o kiloyla gezer miydim? Ne zaman kilo vermeye karar verdim, o zaman kilo vermeye başladım…”
İşte tüm bunları ondan duyduktan sonra anladım ki, karşımdaki kadın hem akıllı, hem kafasını koyduğunu yapan, hem de vicdanlı biri… Gül Gölge’nin bu açıklamalarının diyete başlamam da büyük etkisi olduğunu söyleyebilirim. Çünkü söylediklerinde kendime dair bir şeyler buldum.
Şöyle ki...
Bundan tam bir sene önce evlendim. "Gelinlik giyeceğim, çok güzel olmalıyım" diye düşünseydim, kendimi çok iyi gaza getirir, kilo verirdim ama o dönemde kendimi kilolarımla sevmiş, kabul etmiştim ayrıca beni beğenen de böyle beğenmişti. Dünya umurumda değildi açıkçası… Ama yavaş yavaş sağlığım için zayıflamam gerektiğini anladım ve tüm bu düşüncelerle önce spora sonra da diyete başladım.
Neyse…
“Dervişin fikri ne ise zikri de o odur derler ya hani, aynı durum benim için de geçerli…
Neden mi?
Bu ay Parents Dergisi için ünlülerin doğumdan sonra nasıl zayıfladıklarıyla ilgili bir dosya konusu hazırladım. Çağla Şikel, Sema Şimşek, Pelin Körmükçü, Seçkin Piriler gibi ünlü annelerden doğum sonrası nasıl kilo verdikleriyle ilgili tüyolar aldım, özellikle kilo vermek isteyenlerin okumasını şiddetle tavsiye ederim. Benden söylemesi…
Ben de uzun vadede de olsa zayıflayacağıma inanıyorum.
Sonucu hep birlikte göreceğiz. :)
2 yorum